“`html
Beşir Atalay’ın Anıları: “Sadece Yaşayıp Yazdıklarım”
Ak Parti’nin kurucu üyelerinden, eski İçişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, geçtiğimiz günlerde “Dünden Bugüne Anılar” adlı eserini “Sadece Yaşayıp Yazdıklarım” başlığı altında yayımladı. Bu kitap, Türk siyasetinde önemli bir figür olarak hayatını bu alanda geçiren Atalay’ın anılarına ışık tutuyor.
1947 doğumlu Beşir Hoca, hayatının büyük kısmını Türkiye’nin siyasi ve kültürel dinamiklerinin içinde geçirerek, pek çok önemli gelişmeye tanıklık etti. Bu bakımdan, onun yaşamı aslında siyasetten önce başlamış önemli bir tarih kesitidir. Hoca’nın anıları, gerek entelektüel dönemler gerekse siyasi kişiliklerle yaptığı etkileşimlerin zengin bir belgeseli olarak öne çıkıyor.
Beşir Hoca’nın hayatıyla özetlenebilecek olan AK Parti’nin geçmişi, bu eserle birlikte derinliği ve iç tutarlılığıyla gözler önüne seriliyor. Anılar, onun şahsında Türkiye’nin son 70 yılını kapsayan önemli bir hikaye oluşturuyor.
Geçtiğimiz günlerde kaleme aldığım makalelerde, Türkiye’nin yakın tarihindeki en karanlık dönemlerin analizine değinmiştim. İşin ilginç yanı, şimdi bu dönemin tam karşısında, belki de Cumhuriyet’in ilk yıllarına oranla daha açık bir ortamda, insanların anılarını paylaşmakta daha özgür olduklarını gözlemliyoruz. Zamanında, devlet baskıları ve yasalar nedeniyle bireylerin hatıralarını paylaşmaları mümkün olmuyordu. Ancak günümüzde, tarih, o dönemde yaşamış kişilerin farklı bakış açıları ile daha sağlıklı bir biçimde ele alınabilir hale geliyor.
Beşir Hoca’nın tanıklığı, yalnızca AK Parti’nin kuruluş süreci ve yönetimindeki deneyimlerinin ötesinde, partinin temellerini oluşturan tarihi ve sosyolojik dinamikleri anlamamıza yardımcı olmaktadır. Onun bu süreçteki gözlemleri, adeta yeni bir tarihi belgesel niteliğindedir.
AK Parti’nin kuruluş felsefesine yansıyan sosyolojik araştırmalar, Erdoğan’ın liderliği kadar, Beşir Hoca’nın da önemli katkılarına sahiptir. Turgut Özal döneminde başlayıp, birçok sosyal araştırma ile desteklenen bu süreç, kamuoyunun nabzını tutma ve Türkiye’nin sosyolojik dönüşümüne dair vizyoner bir bakış kazanma açısından kritik bir rol oynamıştır. ANAR isimli düşünce kuruluşu, AK Parti’nin doğuşunda önemli bir laboratuvar işlevi görmüştür.
“Dünden Bugüne Anılar” kitabında, Beşir Atalay’ın bu konudaki çalışmaları, bir siyasi hareketin başarısı için sosyal araştırmaların vazgeçilmezliğini açıkça ortaya koyuyor.
Beşir Hoca ile ilgili bir anımı paylaşmadan geçemeyeceğim. 2010 yılında, İçişleri Bakanı olduğu dönemlerde, Arap-Türk Sosyal Bilimler Kongresi’ne davet ettik. Burada yalnızca bir bakan olarak değil, sosyal bilimler alanındaki birikimi nedeniyle de katıldığını belirtmek gerek. O anki katılımcılar, kendisini genellikle güvenlik güçleriyle ilişkilendirdikleri için, entelektüel bir konuşma yaparken görmekten şaşırmışlardı. Hoca, sadece Ankara’da değil, ardından gerçekleşen diğer toplantılara da katılarak Türk-Arap entelektüel ilişkilerini geliştirmeye katkıda bulundu.
İçişleri Bakanı olarak Beşir Hoca’nın gerçekleştirdiği icraatlar, AK Parti’nin insana odaklı demokratikleşme çalışmalarının en önemli örneklerindendir. Türkiye’nin vatandaş odaklı hizmet anlayışı, şeffaflık ve insan hakları konusundaki ilerlemeleri Hoca’nın görüşlerinin bir yansımasıdır.
Hoca’nın anılarının ilerleyen bölümlerinden, İslami düşünce ve hareketin evrimi de belirgin bir şekilde izlenebilir. 1960’ların başlarından itibaren katıldığı hikayenin baş aktörleriyle birlikte geçirdiği zaman, bizlere nostaljik bir bakış açısı sunuyor. Ancak yalnızca nostalji odaklı bir anlatım değil, aynı zamanda Türkiye’deki İslamcı düşüncenin gelişimine dair önemli veriler sunuyor.
Beşir Hoca’nın ismini ilk duyduğumda, 1980’lerin sonlarıydı. Mavera dergisinde kaleme aldığı makaleleri ve yaptığı röportajlarla dikkatimi çekmişti. Ardından gelen kariyeri boyunca, onun sosyal bilim alanındaki katkıları ve 28 Şubat döneminde sergilediği duruşu dikkatle izledik. Beşir Atalay, siyasetteki varlığıyla ve ANAR’ı kurarak daima değişmeyen bir kimliği sergilemiştir.
Bu anlatım, Beşir Hoca’nın kendi anılarından öte, onu tanıyan biri olarak benim gözlemlerime dayanıyor. Fakat onun kendisi tarafından aktarılan anılar, çok daha derin bir perspektif sunuyor. Umarız gelecekte daha fazla eserini görme fırsatına sahip oluruz, çünkü Beşir Hoca’nın akıcı anlatımı ve edebi üslubu gerçekten takdire şayan.
“`